Kızıl Bayrak'tan...
Oldukça yoğun ve tempolu bir bahar döneminin içindeyiz. Çünkü bahar döneminin olağan gündemlerinin yanısıra, son derece önemli gelişmelerle yüzyüze bulunuyoruz. Öyle ki bu gelişmeler siyasal-toplumsal yaşamı alt-üst edebilecek dinamikleri barındırmaktadır.
Gelişmelerin başında ülke yönetenlerinin Libya'ya yönelik emperyalist saldırganlıkta girdiği suç ortaklığı geliyor. Bu suç ortaklığından ziyade tam bir maşalık durumudur. Libya'da Kaddafi rejiminin zorbalığını bahane eden emperyalistler bu maşalarını da kullanarak, bölge üzerindeki egemenliğini pekiştirmeye çalışıyor. Ancak asıl hedefleri emekçi halk isyanlarını bastırarak bölgeye çeki düzen vermektir. İşte böylesi büyük bir gerici saldırganlığa maşalık yapan egemenler aynı zamanda ülke topraklarını da saldırının merkez üssü haline getirdiler.
Bu durum bu ülkenin devrimcileri ve komünistlerinin üzerine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu hem kardeş emekçi halklara karşı, hem de insanlığın devrimci geleceğine ilişkin bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği emperyalist haydutlara ve onlara maşalık yapanlara geçit vermemektir.
Diğer bir önemli gelişme ise Kürt halkı cephesindedir. Kürt emekçi halkı giderek ivmesi artan bir biçimde hareketlenmektedir. Hareketlenme henüz barışçıl biçimlerde olsa da, geri plandaki birikmiş büyük bir öfke ve mücadele enerjisinin sınırlı bir ifadesi olduğuna kuşku yoktur. İşte bu nedenle de hızla patlama ve yayılma ihtimallerini içerisinde barındırmaktadır. Ortadoğu'daki halk isyanlarından da beslenen Kürt halkının mücadelesiyle dayanışma içerisinde olmak ve meşru taleplerini sahiplenmek büyük önem taşımaktadır. Aksi halde kendisini her haliyle gösteren bu sarsıcı gelişme dinamiğinin gerici-şoven bir kudurganlık ve kapsamlı bir imha saldırısıyla ezilmeye çalışılması olasıdır.
Bu son derece önemli gelişmeler tablosunda eksik olan güçlü bir sınıf hareketidir. Bu eksiklik tüm bir sürecin gelişme yönünü belirleyebilecek niteliktedir. Eğer metal TİS süreci ufuksuz liberal sendikacıların elinde sakatlanmamış olsaydı, bu bakımdan da son derece büyük olanaklar varolacaktı. Böylelikle olağanüstü bir dönemin içerisinden kazanarak çıkmanın çok önemli bir dayanağına sahip olacaktık. Ne yazık ki bugün bu olanak büyük ölçüde kaybedilmiştir. Kuşkusuz bu, kritik dönemin kazanılmasını zorlaştıracaktır. Fakat beraberinde de siyasal sınıf çalışmasının önemini daha da büyütmüştür. Bu ölçüde de sınıf çalışmasında derinleşmek ve sınıfı örgütleme seferberliğini yoğunlaştırmak üzere görevlerimize dört elle sarılmalıyız.
Tüm bunlardan sonra belirtmek istiyoruz ki, emperyalistler ve uşakları ne yaparlarsa yapsınlar rüzgar bizden, devrimden yana esiyor. Eninde sonunda kazanan da biz olacağız.
***
Liselilerin Sesi'nin 39. sayısı çıktı. Eksen Yayıncılık bürolarından ve kitapçılardan temin edebilirsiniz.
|